Sosyal medyada hızla yayılan görüntüler, kamu çalışanlarının dijital dünyadaki varlığı ile resmi sorumlulukları arasındaki çizgiyi sorgulatıyor.
İşe Değil, Kameraya mı Gidiyor?
Olayın fitilini ateşleyen ana iddia; S.D.'nin uzun süreli sağlık raporları alarak resmi görevine gitmediği, ancak bu süreci "iyileşmek" yerine içerik üreterek geçirdiği yönünde.
Fenomen memurun, raporlu olduğu dönemde takipçileri için çektiği videoların ortaya çıkması, kamuoyunda "Hastalık raporu mu, içerik tatili mi?" sorusunu doğurdu.

70 Bin TL’lik Maaş Tartışması
Meseleyi sadece bir sosyal medya tartışması olmaktan çıkarıp toplumsal bir öfkeye dönüştüren detay ise maaş iddiası oldu.
S.D.’nin 70 bin TL'nin üzerinde bir gelirle bu faaliyetleri sürdürdüğü öne sürülünce, vatandaşlar "kamu kaynaklarının kullanımı ve liyakat" üzerinden sert eleştiriler yöneltti.
Bir memurun raporluyken ticari veya kişisel tanıtım amaçlı içerik üretmesi, sadece etik değil, idari bir disiplin suçu olup olmadığı noktasında da tartışılıyor.
Dijital Ayak İzi, Disiplin Soruşturmasına Dönüşür mü?
Henüz resmi makamlardan konuya dair bir açıklama gelmemiş olsa da, vergi dairesindeki bu "gelir uzmanı" krizinin idari bir soruşturmayı tetiklemesi kaçınılmaz görünüyor.
Çünkü memuriyet hukukunda, raporluyken yapılan faaliyetlerin tıbbi gereklilikle çelişmesi, "görevi suistimal" kapsamında değerlendirilebiliyor.
Fenomenlik Memuriyete Engel mi?
Bu olay, "Bir devlet memuru mesai dışında fenomen olabilir mi?" sorusunun ötesine geçti.
Tartışmanın asıl odağı, memuriyetin sağladığı sosyal hakların şahsi popülarite için basamak olarak kullanılıp kullanılmadığı.
Konya’daki bu olay, kamu kurumlarındaki dijital denetim mekanizmalarının yeniden gözden geçirilmesine neden olacak gibi görünüyor.




