Bir yanda mahalle esnafını ve çalışan huzurunu merkeze alan "Pazar günü kepenk indirilsin" lobisi, diğer yanda ise bu adımı "ekonomik bir deprem" olarak niteleyen dev sermaye grupları.
Ortada henüz bir uzlaşı yok ama masada biriken gerilim her an patlamaya hazır.
Bir Yanda "İnsanî Bir Mola" İsteyenler
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) ve TESK, bu meseleyi bir sosyal sorumluluk projesi gibi paketliyor.
Onlara göre Pazar günü zincir marketlerin kapalı olması; kasiyerden reyon görevlisine kadar binlerce insanın ailesine vakit ayırması, toplumun nefes alması demek.
Üstelik bu boşluğun mahalle bakkalına ve küçük esnafa "can suyu" olacağı inancı hakim.
Diğer Yanda İse "Rakamlar Yalan Söylemez" Diyen Devler
Sektörün asıl devlerini (TAMPF) temsil eden kanat ise bu pembe tabloyu sert bir dille reddediyor.
Onların cephesinden bakınca "Pazar tatili" şu anlama geliyor:
Taze Gıda Kâbusu: Meyve, sebze ve et ürünleri 24 saat durduğunda ortaya çıkacak fire ve israfın maliyetini kim ödeyecek?
Raf Fiyatları Tetikte: Verimlilik düştüğünde ve lojistik aksadığında, bu durumun etiketlere "ek zam" olarak yansıması kaçınılmaz.
İstihdam Freni: Mesai saatleri azalan bir sektörde, personelin maaş dengesi ve iş gücü talebi nasıl korunacak?
Tüketicinin Pazar Keyfi mi, İhtiyacı mı?
Bu kavgada kimse pazar günü pazar arabasını eline alan vatandaşa sormuyor: “Haftalık mutfak alışverişini yapacak başka vaktin var mı?”
Türkiye’de Pazar günü, çalışan nüfus için sadece bir dinlenme değil, aynı zamanda en büyük tüketim günü.
Marketlerin kapanması, talebi diğer günlere yığarak mağazalarda kaosa, kasalarda ise bitmek bilmeyen kuyruklara yol açabilir.
Bir Gelenek mi Doğuyor, Bir Düzen mi Yıkılıyor?
Ticaret Bakanlığı’nın önündeki dosya artık sadece bir "çalışma saatleri" düzenlemesi değil.
Bu, Türkiye’nin modern tüketim kültürüyle geleneksel esnaf dayanışması arasındaki son büyük hesaplaşma. Bir taraf "insan" diyor, diğer taraf "sistem."
Sizce pazar günü kapalı bir zincir market, modern hayatın hızıyla uyumlu mu, yoksa geçmişin huzurlu pazar sabahlarına bir dönüş mü?
