Ekim ayının ikinci haftasında yapılacak seçimle, Batman'ın yeni Baro başkanı belli olacak.
Batman Barosu yaklaşık 700 kişiden oluşan ve nüfusu her geçen gün büyüyen güçlü bir aile.
Bu ailenin liderliğine talip olan şimdilik iki aday var...
Ya mevcut başkan Erkan Şenses, 1,5 yıl önce oturduğu koltuğunu koruyacak veya bir önceki seçimde başkanlığı kıl payıyla kaçıran Ferhat Özdemir yeni 'Baro Başkanı' olacak.
Bir sürpriz olmaz ve üçüncü aday çıkmazsa seçim bu iki aday arasında geçecek.
Malumunuz olduğu üzere Baro, avukatların kayıtlı olduğu kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşudur.
Genel tanıma göre Barolar, yasaların bir meslek kuruluşu olarak kendilerine yüklediği görevlerinin yanında, yargı sisteminin kurucu unsurlarından biri olarak avukatların kurumsal örgütü niteliğindedir ve hukukun gelişmesine katkıda bulunurlar.
Yukarıdaki tanıma göre avukatların mesleki faaliyetlerini geliştirmek, kolaylaştırmak, yaşadıkları sorunları saptamak, çözüm üretmek, meslek onurunu, ahlakını ve disiplinini korumak amacıyla kurulan Barolar, avukatların görevlerini icra ederken karşılaşabilecekleri sorunları tespit etmek, çözüm üretmek, hakkını, hukukunu, saygınlığını ve menfaatini korumak için kurulmuş çok önemli ve etkili bir sivil toplum kuruluşudur.
Ancak mesleği icra edenlerin kahir ekseriyeti, yukarıda sayılan sorunların her geçen gün büyümesinden ve Baronun çözüm etkisini gösterememesinden mustarip.
Batman’da Baro diğer sivil toplum kuruluşlarına göre politik karakterin daha fazla ön plana çıktığı, siyasetin daha baskın ve iç içe olduğu, kendi içerisindeki farklı grupların farklı yaklaşımlar ortaya koyduğu ve her başkanlık seçiminde farklı siyasi görüşlerin yönetim için mücadele ettiği meslek örgütleridir.
Bu bağlamda 'Batman Barosu başkanlık seçimleri mesleki koşullar ve öncelikler üzerinden değil, siyasi koşullar ve öncelikler üzerinden yapılıyor ve bu yaklaşım çok güçlü olan meslek örgütünü etkisizleştiriyor' düşüncesine sahip olanlara uzak değilim.
Zira Batman Barosunun genel siyaset üzerinde etkili olmak ve mesleki sorunların çözümünde temel belirleyici olması gerekirken neredeyse her dönemde ve her konuda hükümetlere muhalif olmayı tercih etmesi, avukatların mesleki sorunlarını çözme konusunda kendilerini başarısız kılmaktadır.
Elbette böylesine güçlü bir sivil toplum örgütünün siyasal iktidarın söylemlerine, politikalarına ve faaliyetlerine karşı söyleyecekleri, itiraz edecekleri, düzeltmek isteyecekleri, tartışabilecekleri ve katkı sunmaya çalışacakları konular olacaktır.
Ancak Baro seçimleri, “Avukatlar arasında mı yoksa siyasi gruplar arasında mı yapılıyor?” tartışması, diğer meslek kuruluşlarına göre bir adım önde olan Batman Barosunu maalesef tartışma eksenine doğru sürüklüyor.
Batman Barosunun yeni başkanı kim olacaksa olsun, bu güçlü örgütü; siyasi görüşünü veya desteğini aldığı grupların politik yaklaşımına göre değil, meslek ve hizmet odaklı bir anlayışa göre yönetmelidir.
İlaveten seçilecek başkanın bu şehri yöneten devlet ricaliyle ikili ilişkiler kurabilmesi, her siyasi partiye eşit mesafede durabilmesi, bu şehrin paydaşlarıyla iş birliğine gitmesi, 'üyelerini ise bu benim BAROM' diyebileceği bir konuma getirmesi en önemli beklentidir.
Avukatların mesleki sorunlarını her platformda dile getirebilecek, meslek ile siyaset arasındaki sınırı koruyabilecek, ideolojik yaklaşımlar yerine hukuki yaklaşımlarla meslektaşlarının vicdanı olabilecek, klasik roller yerine üretken roller üstlenebilecek bir Baro, bu şehrin en büyük beklentisidir.
Ekim ayında yapılacak seçimlerden sonra başkan kim olacaksa olsun, bu şehirde eğitiminin kaliteli olabilmesi, şehrin ekonomisinin büyümesi, kültürünün korunması, gençlerinin madde bağımlılığından kurtulması, bir cazibe merkezi olabilmesi için söyleyecekleri olmalı ve seçim kampanyasında bunu paylaşmalıdır.
Her sivil toplum kuruluşu gibi Baronun da siyasete katkı ve eleştiri sunmaya, muhalif görüşler bildirmeye, gündem yaratmaya hakkı vardır ve olmalıdır. Ancak bunun sınırları olmalı ve bu görüşler Baro içinde gruplaşmaya yol açmamalıdır.
Yeni başkanın ne kadar siyaset yapabileceğine, neyin siyasetini yapacağına odaklanmak yerine, gerek mesleki konularda gerekse bu şehirde çözülebilecek konularda karar alma süreçlerine dâhil olması, bir uzlaşı aktörü rolünü üstlenmesi, bu şehre ve Baro üyelerine daha çok fayda sağlayacaktır.
Devamında avukatlık mesleğinin icrası sırasında yaşanan sorunları çözmeye çalışmak, mesleğe yeni başlayanların ekonomik sorunlarını çözebilmek, savunmayı saygı duyulacak bir konuma yükseltmek ve yaşanan sorunlara çözüm üretmek, sorunları sonuçlandırma fırsatları oluşturmak, yeni başkanın amasız ve fakatsız önceliği olmalıdır.
Ekim ayında yapılacak bu seçim, AK Parti, HDP, HUDAPAR, CHP ve diğer siyasi partiler, zıt siyasi görüşlere sahip olan grupların ve ideolojik yaklaşımların etkisinde değil, işe ehil olanın, liyakatli olanın, barış içinde yarışacağı, el sıkışacağı, Baroyu şehre yakınlaştıracağı ve mesleki projelerin yarışacağı bir seçim olmalıdır.
Son olarak başkan adaylarının meslektaşlarının sorunlarına nereden ve nasıl baktığı, sadece meslektaşlarının değil yöneteceği kurumun sorunlarını nasıl çözebileceği konusunda dersine çok iyi çalışmış olması gerekiyor.
Unutmayalım, yargının olmazsa olması, savunma hakkının koruyucuları olan avukatlara saygı duyulduğunda yargının gücü artacaktır.
Bu saygınlığı oluşturmak, büyütmek ve korumak Baro içinde kavga ederek, ötekileştirerek, siyasi saikleri önceleyerek ve ideolojik davranışlar sergileyerek değil, birlik ve beraberliği sağlayarak mümkün olabilir.
Bu seçimin kaybedeni kim olur sorusunun cevabını vermek yerine, bu seçimde başkanı kim belirler sorusuna cevap aramak, daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Son düzlükte sonucu gençler belirleyecek. Burada kritik olan, gençlerin hayalinde ki profili hangi başkan adayının ön plana çıkaracağıdır.
Ve bundan daha mühimi kaybeden kim olursa olsun, kazanan Baro ve avukatlar olmalıdır.
Bir aksilik olmazsa başkan adaylarıyla görüşüp seçimin nabzını ve stratejisini bu köşeden sizinle paylaşmaya devam edeceğim.
Kalın sağlıcakla...