Kışın dondurucu soğuğu, yazın bunaltıcı sıcağı, mevsimsel hastalıklar, güneş çarpması, yaşlılık ve bedensel arızalar...

Hepsi bir yana, son zamanlarda yeniden hortlayan Covid-19 salgını...

Hepsi bizi hasta edebilir.

Fakat asıl korkutucu olan, hasta olunca bile sağlık hizmeti alamama ihtimalidir.

Sıradan bir rahatsızlık için yakınlardaki hastanelerden randevu almak imkansız hale geldi. 15 gün sonrasına bile randevu bulamıyorsunuz. Tekrar tekrar deniyorsunuz, ertesi gün, bir sonraki gün derken hep aynı durum: randevu yok! Aile hekimine danışmak isteseniz de o da bir alanda uzmanlaşmış değil. Tahlil ve röntgen gibi tetkikler gerektiğinde ise hastalığın teşhisi için fal bakmak daha mantıklı olabilir.

Yaklaşık 30 yıllık bir bel fıtığı hastasıyım.

Son zamanlarda ağrılarım dayanılmaz hale geldi ve beni yürüyemez hale getirdi. İlk akla gelen aile hekimine danışmak oldu. Kendisine telefonla ulaşmaya çalıştım fakat 7 gün geçmesine rağmen hala bir cevap alamadım.

112 Acil servisten yardım almayı düşündüm. Durumu anlattım ve yardım istedim. Sağ olsunlar, 10 dakikada yetiştiler. Bir müdahale, bir iğne, bir ağrı kesici veya hastaneye intikal bekledim fakat nafile! Meğer yardım almak için felçli olmak, kalp krizi geçirmek veya hiçbir şekilde ayağa kalkamıyor olmak gerekirmiş. Neyse ki o halde değildik. "Madem öyle, niye geldiniz?" sorusuna "efendim, mevzuat öyle" cevabı alınca gelen ekibe teşekkür edip uğurladık.

Yaşlı ve hasta komşumuzdan emāneten aldığımız bastona dayanarak ve eşimin yardımıyla hastanenin acil servisine gittim. Gittik ama gördüğüm manzara karşısında şaşkına döndüm. Devasa hastanenin acil servisi adeta bir panayır yeri gibiydi. Peki, bu acil serviste ne tür hastalar olmalıydı dersiniz? İş veya trafik kazası geçirenler, eli-ayağı kopmuş olanlar, kimyevi zehirlenme vakaları, bıçaklı-sopalı kavgalarda yaralananlar, kalp veya sara krizi geçirenler...

Öyle sandıysanız yanıldınız...

Acil'de bekleyenlerin %90'ı bile öyle değildi. İnternet üzerinden (MHRS) günlerce randevu alamayan sıradan hastalar, kiminin burnu akıyor, kimi hafif hafif öksürüyor, kimi belki sadece ilâç yazdırmaya gelmiş, çoğunun elinde telefon kimi oyun oynayıp geyik yapıyor, kimi film seyrediyor, kimi herkese de dinleterek müzik dinliyor. Yazılanları mübalâğalı bulanlar yakınlarındaki hastanelerin acil bölümlerini gözlemleyebilir...

Bu vaziyetteki acil servislerden kim hayır bekler ve nasıl fayda görebilir? Derhal ve acilen müdahale edilmesi gereken gerçek hasta mı? Kendilerinden insanın sabır, tahammül ve takatinin üzerinde hizmet vermeleri istenen doktorlar mı? Karşısına gelen öylesi hastaya doktor ne desin ve ne yapsın? Gerçi hastaların çoğu da usûl-erkân bilmiyor ve hak-hukuk tanımıyor.

Peki o halde ne yapmalı acaba? Bir çözüm olarak hastanelerin acil bölümlerine HAKİKİ ACİL, ÇOK ACİL veya EN ACİL adıyla birer bölüm daha açılarak en kısa zamanda hizmete geçirilmesini öneriyorum.

Son yıllarda sağlık alanında yatırımlar yapıldığını ve yenilikler getirildiğini biliyoruz. İleri teknolojik donanımlara sahip yeni sağlık tesisleri ve hastaneler açıldı. Büyük paralar harcandı. Fakat sorun kökten çözülmedi. Evet, hastane kuyrukları kalktı, ancak tedaviye ihtiyaç duyanlar veya sağlık hizmeti almak isteyenler normal yollarla randevu alıp muayene ve tedavi olamıyor. Bu durum, hastaları acil servisleri gereksiz yere meşgul etmeye veya özel hastanelerin yüksek ücretlerini ödemeye mecbur bırakıyor.

Bugünkü durum deve gibidir; doğru dürüst bir tarafı yok. Hastalar, doktorlar ve sağlık personeli, hastane yönetimleri, kimse memnun değil. Sağlık tesislerinin bu şekilde işlemesiyle yeterince ve layıkıyla hizmet alınamıyor. ACİL servislerin üzerinde ciddi şekilde düşünülüp ACİLEN ve bir an önce tedbir alınması şart.

Sevgili dostlar, en değerli nimetiniz olan sağlığınızı koruyun. Aman aman hasta ve hastanelik olmayın.

Bu yazıyı yazarken asıl amacım, kendi yaşadığım rahatsızlığı dile getirmek değildi. Asıl derdim, ülkemizin doğusundan batısına pek çok hastanede yaşanan ve gitgide kötüleşen durumu gözler önüne sermek ve yetkililerin dikkatini çekmekti.

Umuyorum ki bu yazı, sorunun çözümü için bir adım atılmasına vesile olur.